19.11.2009

Demokratlık sağcılık mı?

Oldum olası, "sağ–sol" tabirinden de, "sağcılık–solculuk" cereyanından da hiç hazzetmedim.

Sevmedim, benimsemedim, doğru bulmadım bu tür bir ayrımcılığı.

Bilhassa Risâle–i Nur'u okuduktan sonra, sevmek yerine nefretim arttı bu tabirlere karşı.

Bu konuda içime sindire sindire aldığım derslerden biri şudur: "Bu memlekette İslâmiyete karşı komünist mücadelesi ortası olamaz. Sağ ve sol, ortası, üç meslek icap ettirir. Eğer İngiliz, Fransız deseler hakları var. 'Sağ İslâmiyet, sol komünistlik, ortası da Nasraniyet' diyebilirler." (Emirdağ Lâhikası, s. 301)

Daha başka bahislerde de, hak ile batılın, iman ile küfrün ortası olmadığı açıkça ifade ediliyor.



Dolayısıyla, bir ibahe mesleği ve bir imansızlık cereyanı olan komünizme (veya benzeri zındıka cereyanlarına) karşı ne sağcılık, ne solculuk, ne de ortada vehmedilen Atatürkçülükle hakkıyla mücadele edilebilir.

Bu memlekette ayrıca mebzul miktarda hem sağcı, hem de solcu geçinen Atatürkçüler, hatta milliyetçiler var.

Bunların hiç biriyle işimiz olmaz.

Zira biz, doğrudan ve yalnız imân cereyanındayız.

Keza, bu vatanda sayısız derecede çok cinayet işlemiş sağcılar ve solcular var.

Bu noktada da, hiç birinin cinayetine, günahına ortak değiliz ve olamayız.

Kur'ânımız, zulme değil rıza olmayı, meyil göstermeyi dahi şiddetle menediyor.

Siyaset noktasında tercih ettiğimiz Ahrar–Demokratlık çizgisi ise, sağ veya sol kategoriye dahil edilemez ve edilmemeli. Zira sığmaz da ondan.

"Hürriyetçi demokratlık" demek olan bu siyasî düşünceyi tutup sağcılık veya solculuk cereyanına dayandırmak yahut o dar kalıplara hapsetmek, hak ve hakikate muvafık düşmese gerek.

Ha, kendine "sosyal demokrat"lığı yakıştıran solcularla kendini "muhafazakâr demokrat" gören sağcılar yok değil. Hatta, Avrupa'dakilerin tersine kendini "en sağcı" gören milliyetçiler de var, bu memlekette.

Hürriyetçi demokratlık ise, bunların içinde, ya da altında değil; belki dışında ve üstündedir. Üstelik, bu Ahrar–Demokrat, siyasî mesleği ve karakteristik özelliği itibariyle Kemalizmin takipçisi olan "Halkçılar"a zıttır, muhaliftir.

Ahrar–Demokrat'a zıt olanlar ise, bu ülkede Türkçülük, Kürtçülük, Halkçılık ve hatta dincilikle uğraşan kesimlerdir ki, hepsinin de ortak paydası ve müşterek havzası Atatürkçülüktür. Zahiren, zıt gibi görünseler dahi, yine de oraya hizmet ediyorlar ve onu yaşatmaya çalışıyorlar.

Yeni Asya
M. Latif SALİHOĞLU
10.11.2009

Hiç yorum yok: