28.10.2009

Demirel’den sağduyu çağrısı

9. CUMHURBAŞKANI Süleyman Demirel, memleketi Isparta’da kendi ismini taşıyan Süleyman Demirel Üniversitesi’nin 2009-2010 öğretim yılının açılışına katıldı.

Burada öğrenicilere ilk dersi veren Demirel, konuşmasının bir bölümünde demokratik açılımı değerlendirdi. Demirel, son günlerde yaşanan olaylarla ilgili olarak vatandaşları da sağduyulu olmaya çağırarak, “Gelin el ele vererek bu ülkeyi kalkındırmaya, daha çok zenginleşmeye, çocuklarımızı okutmaya, milletimizi yüceltmeye çalışalım. Soğukkanlı olalım. Bir birimize düşemeyelim” diye konuştu. Demirel, PKK terör örgütünün, bugün nüfusu 15 milyonu bulan ve kendisini kürt asıllı olarak kabul eden halkın temsilcisi haline geti-rilmek istediğini belirterek, “Peki bu ülkenin ben Kürdüm diyen vatandaşı vali, milletvekili, bakan, başbakan, rektör, mühendis oluyor mu? Evet oluyor. Başka halk ne oluyorsa o da oluyor. Doğu kökenli Batı kökenli diye bir şey yok. Antalya’da, Bursa’da, Ankara’da oturana bir şey diyen var mı?” diye konuştu. Demirel, yapılan işin doğru veya yanlış olduğunu eleştirmek istemediğini, belirterek şunları söyledi: “Ne yaparsanız yapın milletin birliğini bozmayın. Her şey neticesi ile ölçülür. Eğer bu ülkede kadınlar, ‘Oğlumu istiyorum’ diye sokağa çıkarsa veya vatan sınırlarını korumak için beklerken kolunu, ayağını kaybetmiş gencecik çocuklar kendisine berat verilen çocuklar, ‘Alın bu beratınız, alın bu kolu, bacağı’ derse buna sebep olan icraatın iyi olduğunu kimse iddia edemez.”

YENİ ASYA

28.10.2009

27.10.2009

Gerçek bir ‘baba’ hikâyesi...




Var mısın ısmet ınönü’ye gidelim anlatalım durumumuzu? ‘Paşa dede biz sokak çocuğu olmak istemiyoruz. Okumak istiyoruz’ diyelim var mısın?..

- ?!!..

- Korkma be oğlum! Oraya gitmek sokakta, karanlıkta yaşamaktan daha mı korkutucu yani?..

- Ya almazlarsa bizi yanına?

- Alırlar yürü gidelim...

Ve Ankara’nın beter kış yaptığı o günlerde üstü başı perişan hallerde bu iki sokak çocuğu tabana kuvvet bir yürüyüş tutturur Çankaya’ya doğru...

De gedin len!..

ıliklerine kadar işlemiş soğuktan titreye titreye, umutları karınlarından daha aç vaziyette, 2 saate yakın yürür, sonunda bulurlar köşk kapısını... Nöbetçi kulübesinde heykel gibi duran boylu boslu bir asker, yayan yapıldak bu iki çocuğu görünce sorar;

- Ne arıyonuz len burada?.. - Asker Abi ınönü Paşa Dede’yi görücez.

Asker şöyle bir gülümsedikten sonra yüz ifadesini birden değiştirip höykürür;

- De gedin len keratalar!.. şimdi şaplağı çekerim...

Genç muhafız daha cümleyi tamamlamadan çocuklar gerisin geri koşturmaya başlamıştır... Küçümen bacakları açıla kapana iki sokak ötesine rüzgâr hızıyla taşıyıp görüş zaviyesinden çıkarmıştır onları. Durur, kuytu bir saçak altında nefeslenirler...

- Dedim sana oğlum. Boş boşuna bi de dayak yiyecektik.

O adam işte

Tam o sırada siyah bir araba geçer tam önlerinden. ıçindeki adamı hemen tanırlar. Daha geçen hafta meydanda kalabalıklar arasında gördükleri, herkesin alkışladığı adamdır o.

- Neydi lan bu adamın adı? Hani konuştu millet ‘Yaşşa’ filan dedi ya?

- Dur dur söyliycem... Hah, Demirel, Demirel... ısmail mi Süleyman mı ne adı ama soyadı Demirel hatırladım...

ıki çocuk birbirlerine doğru bakıp, işaretleşmiş gibi bu kez giden siyah arabanın arkasından koşturmaya başlarlar. O siyah araba az sonra durur ve korumaların açtığı kapıdan Süleyman Demirel çıkar...

Biber dolması yedik

Sonrasını söyle anlatıyor o gün o koşuyu tutturan çocuklardan biri;

“Kapıda genç bir çift vardı. Süleyman Amca’ya bir şeyler söylediler. O güldü, şakalaştı, tokalaştı vedalaştı onlarla. Tam evine girecekti ki bizi gördü. Yanına çağırdı. Anlattık. Sokak çocuğu olduğumuzu ama okumak adam olmak istediğimizi söyledik. Elimizden tuttu ve içeri götürdü bizi. Adının Nazmiye Hanım olduğunu öğrendiğimiz bir teyze vardı. Bize çorba, biber dolma ve kadayıf ikram etti hiç unutmuyorum.

ıhsan Amca’yı bulun

Sonra Demirel Amca uzun uzun sorular sordu bize. ıçimizdeki okul aşkını hissedince çok sevindi. Sonra cebinden bir elli lira çıkarıp koydu avucumuza. Bu parayı alın şimdilik. Bir taksiye atlayın Kızılay’a inin. Adalet Partisi Merkezi’ne gidin. ıhsan Amcanızı bulun o gereğini yapacak. Ben şimdi onu telefonla arayıp anlatacağım durumu... Sonra kalktı öptü bizi yanaklarımızdan. Tarifsiz bir sevinçle dışarı çıktık, uzaklaştık. Verdiği elli liraya bakıp bakıp yine de inanamıyorduk gözlerimize...”

Tonton bir adam

Bu hikâyenin devamını ben nakledeyim izninizle...

O iki çocuk, taksi tutmaya, para harcamaya kıyamayıp yine yürüyerek AP Genel Merkezi’ne gelirler. Seçim zaferinin hoşluğuyla dolup taşan binada ıhsan Amca’yı bulmak mümkünsüzdür o an. Saatlerce bir kenarda durup, coşkulu, sevinçli partilileri izlerler. Vakit ilerleyip el ayak çekilmesine doğru sevimli yüzlü, kır saçlı, gözlüklü, tonton bir adam gelip sorar onlara;

- Hayırdır çocuklar ne yapıyorsunuz burada bu geç saatte?

- ıhsan Amca’yı arıyoruz. - Hımmm! Hangi ıhsan Amcaymış bu bakayım?

- ???...

O tonton adam gülerek devam eder konuşmasına;

- O aradığınız ıhsan Amca benim. ıhsan Sabri Çağlayangil Amcanızım ben. Beyefendi aradı söylediydi geleceğinizi. Ama çok telaş vardı hemen ilgilene

Zor hayat

Sonra günler günleri kovalar. ıhsan Amcaları okuma sevdalısı bu küçük çocuklara her türlü yardımı yapmıştır. Ancak her nedense çocuklardan bir tanesi uzakta oturan ailesinin yanına dönmüş, annesiz babasız büyüyen diğer çocuk ise Çağdaş Çocuk Yuvası’na teslim edilmiştir. Namık Kemal ılkokulu’na da yazdırılan o çocuk sınıflarını hep başarıyla, birincilikle bitirir. Uzun uzun çocuk yılları ise hep yuvalarda, yetiştirme yurtlarında geçer onun.

Herkes vardı

Ve aradan seneler seneler geçer. Süleyman Demirel, Cumhurbaşkanı olarak. Aşkabat Atatürk Parkı’nın, Türkmenistan Milli Müzesi’nin ve Aşkabat Ertuğrul Gazi Camii’nin açılış merasimlerine katılmak ve resmi görüşmelerde bulunmak üzere Türkmenistan’ı ziyaret etmektedir. Ahat Andican, Cumhur Ersümer, ıstemihan Talay, Murat Karayalçın gibi siyasiler, üst düzey bürokratlar, valiler, belediye başkanları ve sanatçılar da vardır.

Yerinden kalktı

Temaslar tamamlanıp sohbet bölümüne geçildiğinde Türk heyetinden genç bir adam yerinden kalkar, cumhurbaşkanın yanına doğru gider ve onu saygıyla selamlayıp kendini tanıtır. Dopdolu gözler ve titreyen bir sesle der ki;

- Sayın Cumhurbaşkanım yıllar önce sizi ziyarete gelip sayenizde okula yazılan, devletin şefkatli kollarında ana babasızlığı unutup ülkesine yararlı bir yurttaş olmaya ant içen o sokak çocuğu benim. Size bu geçikmiş teşekkürümü lütfen kabul buyurun...

Herkes şaşırmış dona kalmıştır heyette. Bir süre devam eden bu hüzünlü sessizliği yine Cumhurbaşkanı bozar;

- Hatırladım o günü. Hatırladım elbette... Peki ne yaptın, şimdi nedir görevin evladım?..

Tepeden tırnağa

Direncini sonuna kadar zorlayan genç adam daha fazla tutamaz kendisini. Ve yaşlar gözünden sicim gibi boşanırken yanıtlar Cumhurbaşkanını;

- şu... şu anda heyetimizde ıçişleri Bakanlığı kadrosunun bir elemanı olarak bulunuyorum efendim. Bilecik Emniyet Müdürüyüm...

Ardından kocaman bir kucaklaşma ve görülesi bir duygu yumağı yaşandığını söylememe gerek var mı bilmem?

şimdinin Kütahya Emniyet Müdürü olan şevki Dinçal’ın tepeden tırnağa insan kokan, sevgi kokan, umut kokan yaşam öyküsünü naklettim size. şevki Müdürüm biraz sitem edecek ama böylesi umut saçan olayları toplumumuzdan gizleme lüksümüz yok diye düşündüm. Ne dersiniz?.

Sabah, 20.6.2004

Savaş AY

10.10.2009

Açılıma "Bir Bilen" yorumu





''TÜRKİYE'DE AÇILIM TARTIŞMASI BİRTAKIM ÇEVRELERİ BEKLENTİYE, BİRTAKIM ÇEVRELERİ DE SIKINTIYA SOKTU''''BİRLEŞTİRELİM, BÜTÜNLEŞTİRELİM DERKEN ÇATLATMIŞ OLACAKSINIZ''

''EĞER BU AÇILIM, SÜREÇ MESELESİNİ ORTAYA ATIP DA 'TAM BÜYÜK BİR FIRSAT ÇIKTI, ŞU BÜYÜK MESELEYİ ÇÖZELİM' ŞEKLİNDE BİR İNTİBAYI AYLARCA ÖNCE HALKIMIZA VERENLERİN 'BU FIRSAT, SORUN NEDİR, NEYİ YAPARSANIZ BU SORUN ÇÖZÜLMÜŞ OLUR', BUNU SÖYLEMELERİ LAZIM''

''AZERBAYCAN DEVLETİNE VE HALKINA KARŞI VERDİĞİMİZ SÖZLERİ TUTMAZSAK İNCİTİCİ OLUR''

( DP Basın Merkezi - 08.10.2009 )


Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Türkiye'de açılım tartışmasının birtakım çevreleri beklentiye, birtakım çevreleri de sıkıntıya soktuğunu belirterek, ''Ne açılacaksa görülecek. O zaman beklentiye giren çevreler beklediklerini bulmazsa hayal kırıklığına uğrayacaklar veya şimdiden şu veya bu şekilde gerginliğe girmiş bulunan birtakım çevreler de onları çok bulacak ve bu defa başka türlü gerginlikler olacak. Birisi az, birisi çok bulacak. Birleştirelim, bütünleştirelim derken çatlatmış olacaksınız'' dedi.

Süleyman Demirel, Demokrat Parti Kadın Kolları Genel İdare Kurulu Üyelerini kabul ettiği. Güniz Sokak'taki konutunda AA muhabirinin de gündeme ilişkin sorularını cevaplandırdı.

''Demokratik açılım'' çalışmalarıyla ilgili değerlendirmesinin sorulması üzerine Demirel, bugüne kadar bu konuda hiçbir değerlendirme yapmadığını, değerlendirme yapacak durumda olmadığını söyledi.

Demirel, şöyle konuştu:

''(Açılım) tek başına bana bir şey söylemiyor. Ne yapılmak isteniyor ve nereye varılmak isteniyor, bunlar söyleniyor. Varılmak istenen yer, Türkiye'de kan dökülmesi dursun. Bunu istemeyen kimse yoktur Türkiye'de. Mühim olan mesele, ne yaparsanız kan duracaktır, bu söylenmiyor. Bu söylenmediği için de ben bir değerlendirme yapmıyorum.

Aslında bütün bu çağrıların, 'kan dursun', muhatabı da belli değil. Kan dökenlere 'kan dökmeyi durdurun' demekle durdurmaları mümkün değil. Eğer 'kan dursun' diye bunu devlete, devletin kuvvetlerine diyorsanız onların ellerinde böyle bir imkan yoktur. Çünkü onlar nerede güç kullanacaklardır, nerede kullanmayacaklardır kanunlarla bağlıdırlar. O zaman tartışılacak çok fazla bir şey görmüyorum ben ama eğer bu açılım, süreç meselesini ortaya atıp da 'tam büyük bir fırsat çıktı, şu büyük meseleyi çözelim' şeklinde bir intiba aylarca önce halkımıza verenlerin 'bu fırsat, sorun nedir, neyi yaparsanız bu sorun çözülmüş olur' bunu söylemeleri lazım. Söylerlerse biz de söyleriz. Bu çok önemli bir mesele. Ülkede huzur ve sükunu istemeyen kimse yok, herkes istiyor. İstemek yetmiyor. Bu zamana kadar bunun için birçok gayretler sarf edilmiş ama hala huzursuzluk var ve nasıl yapılacağını, ne yapılırsa huzura kavuşacağını bilirse, millet destek olur.''

''BİRİSİ AZ, BİRİSİ ÇOK BULACAK''

''Demokratik açılım'' sürecinde yaşanan tartışmaları nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine de Demirel, bunun kişilere bağlı olduğunu ve ölçüsü bulunmadığını söyledi. Demirel, ''Onları tanzim etmek mümkün değil. 'Filanca zat çok sert konuşuyor böyle konuşmasın, filanca zat çok yumuşak konuşuyor biraz daha sert konuşsun' demek mümkün değil. Siyasette üslubu kişiden ayıramazsınız'' değerlendirmesinde bulundu.

Demirel, şunları kaydetti:

''Türkiye'de açılım tartışması birtakım çevreleri beklentiye soktu. Birtakım çevreleri de sıkıntıya soktu. Ne açılacaksa görülecek. O zaman beklentiye giren çevreler, beklediklerini bulmazsa, hayal kırıklığına uğrayacaklar veya şimdiden, şu veya bu şekilde gerginliğe girmiş bulunan birtakım kişiler, çevreler de onları çok bulacak ve bu defa başka türlü gerginlikler olacak. Birisi az, birisi çok bulacak. Birleştirelim, bütünleştirelim derken çatlatmış olacaksınız. Böyle mahsurlar görürüm.''

''AZERBAYCAN'A KARŞI VERİLMİŞ SÖZLER VAR''

Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde yaşanan gelişmelerle ilgili soruları da cevaplandıran Demirel, Türkiye'nin, SSCB'nin dağılmasının ardından Ermenistan'ı tanıdığını ve kendisinin de, o dönemde Başbakanlık yaptığını anımsattı. Ermenistan'ın bir süre sonra Azerbaycan'ın bazı eyaletlerini işgal ettiğini, bu gelişme üzerine de sınırların kapatıldığını kaydeden Demirel, şöyle devam etti:

''Ermenistan ile Türkiye münasebetlerinin düzelmesini istemeyen Türkiye'de yoktur. Fakat 'Bu neden kapandı'ya bakmak lazım. Kapanma sebebi ortadan kalkmış mı ki? 'Hayır ama zaman içinde kalkar' dediğiniz yerde Azerbaycan devletine ve halkına karşı verdiğimiz sözler var. Parlamentolarına gidip verdiğimiz sözler var. Bu sözleri tutmazsak incitici olur.

Bunu nasıl ayarlayacak resmi kişiler bilmiyorum ama imzalayıp Meclis'e götürüp orada bırakmak suretiyle, yine hudut açılmamış olur. Protokoller imzalanmış olur gibi, bir siyasi manevraya sapabilirler ama hudut açılmamış olur. Hududun açılacağı ise, uluslararası kamuoyuna vadedilmiştir. Bir beklentiye sokulmuştur uluslararası kamuoyu.''

Azerbaycan'a verilen güvencelere ilişkin soru üzerine de Demirel, ''Devlet adamları bir güvence verirlerse bunu tutmazlar diye bir şüpheye girmek yanlış olur. Yalnız bugünden bunu tutarlar demek de. birtakım tereddütleri içeriyor. Bekleyip görmek lazım'' diye konuştu.

Haber kaynağı tıkla